top of page

Aradığınız yazıyı bulamamanız veya hata alınması halinde arama kısmını kullanarak ulaşabilirsiniz.

İhraç YD(Durdurma) Kararı (Yeni)

Güncelleme tarihi: 4 Mar 2022

Özellikle son dönem itibariyle askeri personellere uygulanan ihraç işlemlerin artmasından (Son dönem artan KHK ihraçları) yazımızda bahsetmiştik. Bahsi geçen ihraç işlemlerine karşı altmış gün içerisinde idare mahkemesine, şartları mevcutsa, yürütmeyi durdurma talepli dava açılması gerektiğini, aksi halde göreve geri dönüşün mümkün olamayabileceğini birçok yazımızda da ifade etmiştik. İşbu yazımızda da müvekkilimiz ihraç edilmesi işlemi hakkında açmış olduğumuz yürütmeyi durdurma talepli iptal davasında İdare Mahkemesi'nin vermiş olduğu 09/09/2021 tarihli yürütmeyi durdurma kararını paylaşıyoruz.


Kararda, davacı hakkında ihraca gerekçe yapılabilecek somut bir gerekçe olmaması nedeniyle işlemin açıkça hukuka aykırı olduğu belirtilerek durdurulmuş ve karar neticesinde müvekkilin karar tebliği sonrasında göreve başlaması beklenmektedir. Karar bilgileri müvekkil gizliliği nedeniyle paylaşılamamakla birlikte gerekçeler yönünden değerlendirilmesi amacıyla paylaşılmıştır.


.....

İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO: 2021/...

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI

İSTEYEN (DAVACI): ......

VEKİLİ : AV. FEYZULLAH ALTAŞ

KARŞI TARAF (DAVALI) : MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI / ANKARA

VEKİLİ : AV..

İSTEMİN ÖZETİ : Davacı tarafından, ...... emrinde görev yapmakta (açıkta) iken Kamu Görevinden Çıkarılmasına yönelik tesis edilen Milli Savunma Bakanlığı'nın .... tarih, ... sayılı işleminin; hukuki dayanaktan yoksun olduğu, hakkında Ankara .. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ve yalnızca ankesörlü telefon aramalarına dayanan ceza davasında .... tarihinde beraat kararı verildiği, yine bu davada hiçbir örgütsel tespit bulunmadığı ileri sürülerek iptali ile yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi istenilmektedir.

SAVUNMA ÖZETİ : Davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mesubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğunun değerlendirilmesi nedeniyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 7145 sayılı Kanunla eklenen Geçici 35. madde uyarınca kamu görevinden çıkarıldığı, işlemde hukuk ve mevzuata aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.


TÜRK MİLLETİ ADINA


Karar veren .... İdare Mahkemesi'nce, yürütmenin durdurulması istemi hakkında işin gereği görüşüldü:

Dava, Davacı tarafından, ....... emrinde görev yapmakta (açıkta) iken Kamu Görevinden Çıkarılmasına yönelik tesis edilen ..... tarih, .... sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 6352 sayılı Yasa ile değişik 27.maddesinin 2.bendi uyarınca; idari işlemin yürütmesinin durdurulabilmesi için, "açıkça hukuka aykırılık" ve "işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması" koşullarının "bir arada" bulunması şarttır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Sadakat" başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasında; "Devlet memurları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na ve kanunlarına sadakatla bağlı kalmak ve milletin hizmetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını sadakatla uygulamak zorundadırlar." hükmüne, "Tarafsızlık ve devlete bağlılık" başlıklı 7. maddesinin 2. fıkrasında; "Devlet memurları, her durumda devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan, Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamazlar, bunlara yardım edemezler." hükmüne yer verilmiştir.

7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 35. maddenin (B) fıkrasında; " Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle; terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen;

1) 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununa tabi personel Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.

2) 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununa tabi personelden Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilenler Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.

3) 13/6/2001 tarihli ve 4678 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanuna tabi personelden Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilenler Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.

4) 10/3/2011 tarihli ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanununa tabi personelden Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilenler Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.

5) Milli Savunma Bakanına bağlı personel Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.

6) Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü personeli İçişleri Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır.

7) 11/10/1983 tarihli ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununa tabi personel, Yükseköğretim Kurulu Başkanının teklifi üzerine Yükseköğretim Kurulunun kararıyla; yükseköğretim kurumları ile yükseköğretim üst kuruluşlarındaki 657 sayılı Kanuna tabi personel ise yükseköğretim kurumları ile yükseköğretim üst kuruluşlarının en üst yöneticisinin teklifi üzerine, yükseköğretim kurumlarında üniversite yönetim kurulunun, yükseköğretim üst kuruluşlarında ise Yükseköğretim Kurulunun kararıyla kamu görevinden çıkarılır.

8) Mahalli idareler personeli, valinin başkanlığında toplanan ve vali tarafından belirlenen kurulun teklifi üzerine İçişleri Bakanının onayıyla kamu görevinden çıkarılır.

9) 657 sayılı Kanuna ve diğer mevzuata tabi her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dâhil) istihdam edilen personel, ilgili kurum veya kuruluşun en üst yöneticisi başkanlığında bağlı, ilgili veya ilişkili olunan bakan tarafından oluşturulan kurulun teklifi üzerine ilgili bakan onayıyla kamu görevinden çıkarılır. Bu maddenin (A) fıkrasında belirtilenlerin işlemleri ise söz konusu fıkradaki usule göre yapılır.

10) Bir bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili olmayan diğer kurumlarda her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dâhil) istihdam edilen personel, birim amirinin teklifi üzerine atamaya yetkili amirin onayıyla kamu görevinden çıkarılır.''

hükmüne yer verilmiştir.

Anayasal düzenin, milli iradenin, hukuk devletinin, demokrasinin ve temel hak ve hürriyetlerin korunması, ülkemizde yaşanan darbe teşebbüsünün tamamen sonlandırılması, buna benzer bir müdahale girişiminin yeniden yaşanmaması, terörle mücadelenin daha etkin bir şekilde sürdürülebilmesi, milli güvenliğin ve Devletin devamlılığının sağlanması için tedbirler alınması; bu tedbirler alınırken davalı idarece 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan olaylardan sonra daha dikkatli ve daha titiz davranılması iktiza etmektedir. Zira, ülkenin güvenliği ve savunulmasından sorumlu olan Türk Silahlı Kuvvetlerine alınacak personelin güvenilirliğinin ve sadakatinin her türlü şüpheden uzak olarak ortaya konulması gerektiği izahtan varestedir.

Dava dosyasının incelenmesinden; ... emrinde görev yapmakta (açıkta) iken, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ile iltisakı veya irtibatı olduğu değerlenrildiğinden bahisle, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35.maddesinin (G)fıkrası uyarınca, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı yazısı ile 8 gün içerisinde savunmasını vermesi istenildiği, savunma istemi davacıya .... tarihinde tebliğ edildiği, ... tarihinde davacının savunmasını verdiği, davalı idare tarafından Milli Savunma Bakanlığının ... tarih ve ... sayılı işlemi ile 7145 sayılı Kanun'un 26. maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 35-B maddesi gereğince, davacının kamu görevinden çıkarılmasına karar verildiği, davacı hakkında tesis edilen kamu görevinden çıkarılma işleminin .... tarihinde tebliği üzerine, bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin geçici 35. maddesinin (B) bendinde, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen her türlü kadro, pozisyon ve statüde istihdam edilen personelin kamu görevinden çıkarılacağı düzenlenmiş olup, davalı idarece bu düzenlemeye istinaden FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatı değerlendirilen davacının Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarıldığı görülmektedir.

375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye istinaden bir kamu personelinin kamu görevinden çıkarılabilmesi için; kamu personelinin, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulu'nca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğunun değerlendirilmesi yeterlidir.

Zira, Anayasa Mahkemesi de 04/08/2016 tarih ve E:2016/6, K:2016/12 sayılı kararıyla, kendi üyeleri hakkında "667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesinde sayılan yargı mensupları arasında “Anayasa Mahkemesi Üyeleri” de bulunmaktadır. Anılan madde uyarınca meslekten çıkarma tedbirinin Anayasa Mahkemesi Üyeleri bakımından uygulanabilmesi için; a) Üyenin, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara “üyeliği”, “mensubiyeti” veya “iltisakı” yahut bunlarla “irtibatı” olduğunun değerlendirilmesi, b) Bu değerlendirmenin Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun salt çoğunluğunca yapılması gerekmektedir. Tedbirin uygulanması için mutlaka terör örgütüyle, terör faaliyetleriyle ve bu arada darbe teşebbüsüyle Anayasa Mahkemesi Üyeleri arasında bağ kurulması aranmamış, Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen “yapı”, “oluşum” veya “gruplar”la bağ kurulması yeterli görülmüştür. Diğer taraftan, maddeye göre meslekten çıkarma tedbirinin uygulanabilmesi için söz konusu bağın yapıya, oluşuma veya gruba “üyelik” veya “mensubiyet” şeklinde olması zorunlu olmayıp “iltisak” ya da “irtibat” şeklinde olması da yeterlidir. Son olarak maddede, terör örgütleri veya Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla üyeler arasındaki bağın “sübut” derecesinde ortaya konulması aranmamıştır. Böyle bir bağın Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunca “değerlendirilmesi” yeterli görülmüştür. Buradaki değerlendirme, Genel Kurulun salt çoğunluğunda oluşacak bir “kanaati” ifade etmektedir. Kuşkusuz bu kanaat, cezaî sorumluluğun bulunup bulunmadığından bağımsız olarak sadece meslekte kalmanın uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirmeden ibarettir. Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesinde, bu kanaate varılabilmesi için belli bir tür delile dayanma zorunluluğu öngörülmemiştir. Bu kanaatin hangi hususlara dayanılarak oluşacağı Genel Kurulun salt çoğunluğunun takdirine bırakılmıştır. Burada önemli olan belli bir kanaate varılırken keyfîlikten uzak durulmasıdır. Şüphesiz yukarıda belirtilen bağın bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirme yapılırken, yetkili kurulları belli bir kanaate ulaştıracak nedenler, her somut olayın özelliğine göre değişebilecektir. 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yapılacak değerlendirme, adlî suç veya disiplin suçu niteliğindeki somut bir eylemin soruşturulması mahiyetinde olmayıp Anayasa Mahkemesi Üyelerinin belli bir yapıyla herhangi bir bağlarının olup olmadığına ilişkin kanaatin oluşturulacağı bir süreci ifade etmektedir. Dolayısıyla Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı ve tedbirin niteliği ile somut olayın özellikleri birlikte dikkate alındığında ilgili üyeler hakkında mevcut bilgi ve belgelere göre değerlendirme yapılması gerekmiştir. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun, Üyeler A.A. ve E.T. hakkında 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesi uyarınca yapacağı değerlendirme, anılan üyelerin Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplardan Millî Güvenlik Kurulu kararlarında ifade edildiği şekliyle (bkz. § 18) “Paralel Devlet Yapılanması” ile “üyelik”, “mensubiyet”, “iltisak” veya “irtibat” şeklinde herhangi bir bağlarının olup olmadığına ilişkindir. Yukarıda ifade edildiği üzere bu değerlendirme için Genel Kurulun salt çoğunluğunda, anılan üyelerle ilgili oluşacak “kanaat” yeterlidir. Somut olayın yukarıda ifade edilen özellikleri, anılan yapı ile ilgileri olduğuna dair sosyal çevre bilgisi ve Anayasa Mahkemesi Üyelerinin zaman içinde oluşan ortak kanaatleri birlikte dikkate alınarak, üyelerin Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında, söz konusu yapı ile meslekte kalmalarıyla bağdaşmayacak nitelikte bağlarının olduğu değerlendirilmiştir. Durumları bu şekilde değerlendirilen üyelerin, temel görevi demokratik anayasal düzen ile temel hak ve hürriyetleri korumak olan Anayasa Mahkemesinde görev yapmaya devam etmesinin, yargının güvenilirliğini ve saygınlığını da zedeleyeceği açıktır. Açıklanan nedenlerle; Üyeler A.A. ve E.T.'nin meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına karar verilmesi gerekir" gerekçesiyle iki üyenin meslekten çıkarılmasına karar verilmiştir.


Uyuşmazlık konusu olayda; davacı hakkında düzenlenen iddianameye dayalı olarak Ankara ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin sayılı dosyasında açılan davada, "..........Sanığa isnat edlien ankesör/sabit hat aramalarına ilişkin olarak sanığın GSM hattının ve sabit/ankesör hatların HTS kayıtları BTK dan celp edilerek adli bilişim uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş olup; ....... ...ilinden 2009 yılında 2 kez, 2010 yılında 13 kez, ... ilinden 2010 yılında 4 kez, Ankara ilinden 2013 yılında 20 kez, 2014 yılında 35 kez arandığı görülmüştür...... Bu arama kayıtlarına bakıldığında; sanığın ..., ...ve Ankara illerindeki sabit hatlardan arandığı, aramaların 2009-2014 yılları arasında genelde aynı günlerde birden fazla kez yapıldığı, gün arama sayısının az olduğu, aramaların periyodik nitelik arz etmediği sanığın arandığı .... ilinde görev yapmadığı, sanığın görev yaptığı ..,...ve ... illerindeki sabit hatlardan arama kaydının olmadığı, asker şahıslarla ardışık aranmadığı, dosyada mevcut aramalar dışında başka delil bulunmadığı, sanığın 2015 yılı ve sonrasında aranmalarının olmadığı anlaşılmıştır. ...sanığın ankesör/sabit hatlardan aranmaları var ise de aramaların Yargıtay 16. CD nin yukarıda alıntılanan kriterlerine tam bir uyum göstermediği, arama tarihlerinde sanığın astsubay olduğu, periyodik nitelik arz etmeyen arama işlemleri akabinde sanığın örgütsel faaliyet yaptığı ve böylece örgüt hiyerarşisine girdiğine dair delil olmadığı, arama sonuçlarından da bu sonucun kesin olarak çıkmadığı...... UYAP örgütlü suçlar bilgi bankasından yapılan sorgulamada da başkaca bir delil de edilemediği silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi içi gerekli örgütle organik bağ kurulması ve süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunduğuna dair başkaca bir delil olmadığı, .......şüpheli sanık lehine düşünülmesi de gerektiğinden CMK.'nın 223/2-e madde ve fıkrası gereğince beraatine' karar verildiği, anılan kararın istinaf incelemesinde olduğu görülmektedir.''

Bu durumda; davacı hakkında yapılan adli yargılama neticesinde işleme dayanak gösterilen iddiaları da içine alacak şekilde beraatine karar verildiği, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacının her türlü şüpheden uzak bir şekilde örgütle iltisak ve irtibatının ortaya konulamadığı sonucuna varıldığından tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Öte yandan açıkça hukuka aykırı olduğu saptanan dava konusu işlemin uygulanması halinde mesleğini yapmasının mümkün olmayacağından, davacı açısından telafisi güç veya imkansız zararlara yol açacağı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğini izleyen itibaren 7 gün içerisinde .... Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz yolu açık olmak üzere, 09/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Başkan Üye Üye



Comentários


bottom of page