top of page

Aradığınız yazıyı bulamamanız veya hata alınması halinde arama kısmını kullanarak ulaşabilirsiniz.

Yazarın fotoğrafıAvukat Feyzullah Altaş

İdarenin Hizmet Kusuru (Tazminat-Karar)

İdarenin hizmet kusuru, kamu hizmetinin yerine getirilmesi sırasında veya sebebiyle idarenin belli bir görevlisine atıf ve izafe edilmesi mümkün bir kişisel kusur ile ortaya çıkmış olmayan, kamu hizmetinin bizzat kuruluş, işleyiş veya teşkilatlanmasındaki aksaklık bozukluk, düzensizlik, eksiklik ve sakatlık şeklinde tanımlanmaktadır.


İdare, yürüttüğü kamu hizmetinin aksak, bozuk, düzensiz veya eksik şekilde yürütülmesi nedeniyle uğranılan zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.


İdarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zararlara ilişkin eylem veya işlem tarihinden itibaren 1 yıl içinde(her şekilde 5 yıl) idareye başvuru yapılması ve gelen ret cevabından(30 gün cevap verilmezse ret sayılır) itibaren 60 gün içinde idare mahkemesine dava açılmalıdır.


Otistik Çocuklar İş Eğitim Uygulama Merkezi'nde eğitim gören bir öğrencinin okulda geçirmiş olduğu kaza nedeniyle idare aleyhine tam yargı davası açılarak manevi tazminat talep edilmiş ve talepler kabul edilerek idarenin hizmet kusuru bulunduğu belirlenmiştir.


Söz konusu kararda da yer aldığı üzere, idarenin özel gereksinimi bulunan öğrencilerin eğitim gördüğü okulda, gözetim ve denetimde çok daha dikkatli olması gerekmekte olup, aksi durumlarda sürelere dikkat edilerek hak sahiplerinin idareye başvuru ve dava açma hakları mevcuttur.


T.C.

ANKARA

.. İDARE MAHKEMESİ

ESAS: 2021/...

KARAR: 2022/...


DAVACILAR :

VEKİLİ : Av. Feyzullah Altaş -UETS[16914-19179-89537]


DAVALI :

VEKİLİ :


DAVANIN ÖZETİ : Davacılar tarafından, davacılardan ...'ın ... Otistik Çocuklar İş Eğitim Uygulama Merkezi'nde eğitim almakta iken 17/03/2021 tarihinde teneffüs saatinde E.Ç. isimli başka bir öğrenci çocuğun kendisini itmesi sonucunda beyin kanaması ve kafatası kırılması yaşadığından bahisle davacı ... için ...-TL, davacı ... için ...-TL ve davacı ... için ...-TL olmak üzere toplamda ...-TL manevi tazminatın; davacı ...'ın eğitimine okulda devam etmesinde tıbben engel bulunmadığı, yaşanan olayda idarenin denetim ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmediği, benzer olayların tekrar yaşanmaması için caydırıcı bir tazminata hükmedilmesi gerektiği ileri sürülerek başvuru tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.


SAVUNMANIN ÖZETİ : Davalı idare tarafından, dava konusu olayın teneffüs saatinde meydana geldiği, teneffüs saatlerinde tüm öğrencilerin aynı ortamda bulundukları, teneffüs saatlerinde her öğrenci için görevlendirilen özel eğitim öğretmeni ile ilgili alanda görevli olan nöbetçi öğretmenin çocukları gözetim altında tuttukları, olayda da davacı ... ile ilgilenen özel eğitim öğretmeni M.K.A. ve nöbetçi öğretmen D.A.'nın görev başında oldukları, davacı ... ile ilgilendikleri, diğer öğrenci E.Ç. ile ilgilenen özel eğitim öğretmeni O.T.S.'nin de E.Ç. ile ilgilendiği, daha önce davacı ... için evde eğitim veya bire bir eğitim sisteminin önerildiği, velilerinin bu öneriyi reddettiği ve olayda hizmet kusuru bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.


TÜRK MİLLETİ ADINA


Karar veren Ankara .... İdare Mahkemesi Hakimliği'nce dava dosyasında duruşma istemi bulunduğu görülmekle, uyuşmazlığın, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 7'nci maddesi hükmüne göre parasal miktarı itibariyle tek hakimle çözümlenecek davalardan olması nedeniyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17'nci maddesinin 1'inci fıkrası hükmü uyarınca bakılmakta olan davada duruşma yapılmasının zorunlu olmadığı, her ne kadar aynı Kanunun 17'nci maddesinin 4'üncü fıkrası hükmü uyarınca da miktara ilişkin kayda bağlı olunmaksızın mahkeme hakimliğince resen duruşma yapılmasına karar verilebilecekse de dava dosyasındaki bilgi ve belgeler uyuşmazlığı çözümlemeye yetecek nitelikte görüldüğünden, "usul ekonomisi" ilkesi de gözetilmek suretiyle duruşma yapılmaksızın dava dosyası incelenerek işin gereği düşünüldü.

Dava, davacılar tarafından, davacılardan ...'ın ... Otistik Çocuklar İş Eğitim Uygulama Merkezi'nde eğitim almakta iken 17/03/2021 tarihinde teneffüs saatinde E.Ç. isimli başka bir öğrenci çocuğun kendisini itmesi sonucunda beyin kanaması ve kafatası kırılması yaşadığından bahisle davacı ... için ...-TL, davacı ... için ...-TL ve davacı ... için ...-TL olmak üzere toplamda ...-TL manevi tazminatın başvuru tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125.maddesinin son cümlesinde yer alan "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." hükmüyle Türk Hukuku'nda idarenin malî sorumluluğu ilkesi kabul edilmiş, 2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde de idarî işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından idarî bir dava türü olan tam yargı davasının açılabileceği belirtilmiş, bu sorumluluğa ilişkin hukuksal esaslar ise öğreti ve yargı içtihatlarıyla geliştirilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde, bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği hükme bağlanmıştır.

07/07/2018 ve 30471 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği'nin 1.maddesinde, "Bu Yönetmeliğin amacı; Türk Millî Eğitiminin genel amaçları ve temel ilkeleri doğrultusunda, özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin eğitim haklarından yararlanmalarını sağlamaya yönelik usul ve esasları düzenlemektir." düzenlemesine, 2.maddesinde, "Bu Yönetmelik; özel eğitim ihtiyacı olan bireylere sunulacak eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesine yönelik hükümleri kapsar." düzenlemesine, "Özel eğitim hizmetlerinin amaçları" başlıklı 6.maddesinde, "Türk Millî Eğitiminin genel amaç ve temel ilkeleri esas alınarak; özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin eğitim ihtiyaçları, yeterlilikleri, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kapasitelerini en üst düzeyde kullanmaları, üst öğrenime, meslek hayatına ve toplumsal yaşama hazırlanmalarını amaçlar." düzenlemesine, 60.maddesinin 1.fıkrasında ise, "Öğretmenlerin okul müdürlüklerince düzenlenen nöbet çizelgesine göre nöbet tutmaları sağlanır. Özel eğitim anaokulları, özel eğitim anasınıfları ile özel eğitim sınıflarında görevli özel eğitim öğretmenleri nöbet görevlerini teneffüs ve yemek saatlerinde sınıflarına kayıtlı öğrencilerin gözetimine devam ederek yerine getirirler." düzenlemesine yer verilmiştir.

İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.

Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

İdarenin hizmet kusuru nedeniyle sorumluluğu, idarece yürütülen hizmetin kuruluşunda, düzenlenmesinde ve işleyişinde ortaya çıkan her türlü bozukluk, aksaklık ve eksikliktir. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karekteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan doğruya ve asli nedenini oluşturmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, otizm tanılı davacı ...'ın 2011 yılından itibaren ... Otistik Çocuklar İş Eğitim Uygulama Merkezi'nde eğitim almakta olduğu, 17/03/2021 tarihinde teneffüs sırasında aynı eğitim kurumunda eğitim almakta olan yine otizm tanılı E.Ç. tarafından itilerek yere düşmesi sonucunda kafasını yere çarparak yaralandığı, davacıların bu olay nedeni ile davalı idareye 30/07/2021 tarihinde taraflarına ...-TL maddi, ...-TL manevi tazminat ödenmesi istemi ile başvuruda bulundukları, başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine davacı ... için ...-TL, davacı ... için ...-TL ve davacı ... için ...-TL olmak üzere toplamda ...-TL manevi tazminatın başvuru tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtildiği üzere tam yargı davalarında, zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas olduğundan, dava konusu olayın oluşumu, zarar meydana gelip gelmediği, zarar meydana gelmiş ise idari işlem veya eylemden kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususları incelenip idarenin bu hususta hizmet kusuru bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir. İdarenin hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna ulaşılmakta ise idarenin kusursuz sorumluluğu ilkesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu değerlendirilmelidir.

Dava dosyasında yer alan 17/03/2021 çekim tarihli ve ... protokol numaralı ...Üniversitesi Hastanesi radyoloji raporunun bulgular kısmında, özetle "Kontrastsız BT sınırları içerisinde beyin sapı ve serebellar hemisferler normal görünümdedir. Sağ serebellar hemisfer komşuluğunda en kalın yerinde 10 mm'ye ulaşan epidural hematom ile uyumlu olarak değerlendirilen ekstraksiyel kanama vardır. Bu görünüm süperiyora doğru sağ oksipital lob komşuluğunda ekstraksiyel mesafede devamlılık göstermekte olup bu düzeyde en kalın yerinde 8 mm ölçülmüştür. Oksipital kemik sağ yarısında tariflenen ekstraksiyel kanamaya paralel seyreden lineer non-deplase kırık hattı mevcuttur. ..." bulgularına, sonuç kısmında ise, "Oksipital kemik sağ yarısında lineer kırık hattı, sağ oksipital lob ve sağ serebellar hemisfer komşuluğunda epidural hematom ile uyumlu ekstraksiyel kanama" tanısına yer verildiği görülmektedir.

Yine 18/03/2021 çekim tarihli ve ... protokol numaralı ... Üniversitesi Hastanesi radyoloji raporunun bulgular kısmında, özetle "Oksipital kemik sağ yarısında lineer kırık vardır. Bu kırık hattı komşuluğunda sağ serebellar hemisfer komşuluğunda en kalın yerinde 19 mm ve sağ oksipital lob komşuluğunda en kalın yerinde 15 mm ölçülen epidural hematom izlenmekte olup ara dönemde artış göstermiştir. ..." bulgularına, sonuç kısmında ise, "Oksipital kemik sağ yarısında lineer kırık hattı, sağ oksipital lob ve sağ serebellar hemisfer komşuluğunda ara dönemde büyümüş epidural hematom ile uyumlu ekstraksiyel kanama" tanısına yer verildiği görülmektedir.

19/03/2021 tarih ve ...dosya numaralı ...Üniversitesi Hastanesi raporunda da bu hususların belirtildiği anlaşılmaktadır.

Belirtilen radyoloji raporları ile 19/03/2021 tarih ve 2819712 dosya numaralı Hacettepe Üniversitesi Hastanesi raporunda yer alan tespitlerden, davacı ...'ın kafatasında kırık meydana geldiği ve yine olay nedeni ile iç kanama oluştuğu açık olup davacıların zarara uğradıkları ortadadır.

Bu durumda zarar ile idari eylem arasında nedensellik bağı bulunup bulunmadığı hususu irdelenerek davalı idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığı ortaya konulmalıdır.

Yine dava dosyasında yer alan görüntü kayıtlarının incelenmesinden, 17/03/2021 tarihinde teneffüs saatinde meydana gelen olay öncesinde otizm tanılı davacı ...'ın kendisini iterek yere düşüren diğer otizm tanılı öğrenci E.Ç.'nin bulunduğu sınıfın kapısına iki kez giderek E.Ç.'ye bazı sözler söylediği, sonrasında kendi sınıfına doğru koşarak uzaklaştığı, E.Ç.'nin ise her iki seferde de davacı ...'ı takip ettiği ancak yetişemediği, bu esnada teneffüs saatinin geçirildiği koridorda o tarihteki nöbetçi öğretmen D.A., davacı ...'ın gözetimi ile görevli özel eğitim öğretmeni M.K.A. ve davacıyı iterek yere düşüren diğer öğrenci E.Ç.'nin gözetimi ile görevli özel eğitim öğretmeni O.T.S.'nin bulundukları, olay meydana gelmeden kısa bir süre önce nöbetçi öğretmen D.A.'nın özel eğitim öğretmenlerine bilgi vererek ihtiyaç nedeni ile koridordan ayrıldığı, akabinde E.Ç.'nin davacı ...'ın yanına giderek bu kez davacıya yetiştiği, E.Ç.'nin davacıyı iterek yere düşürmesinden önce özel eğitim öğretmeni M.K.A.'nın E.Ç. 'yi tutmak için hamle yaptığı ancak yetişemediği anlaşılmaktadır.

Özel eğitim kurumlarında eğitim almakta olan otizm tanılı öğrencilerin istemeden de olsa kendilerine veya çevresindekilere zarar verme ihtimalinin her an için söz konusu olduğu dikkate alındığında, öğrencilerin gözetiminde çok daha dikkatli olunması gerektiği açıktır.

Dava konusu olay meydana gelmeden kısa bir süre önce otizm tanılı olan davacı ...'ın yine otizm tanılı olan ve kendisini iterek yere düşüren E.Ç.'nin yanına iki kez giderek E.Ç.'ye bazı sözler söylediği, sonrasında kendi sınıfına doğru koşarak uzaklaştığı, E.Ç.'nin ise her iki seferde de davacı ...'ı takip ettiği ancak yetişemediği, bu esnada D.A., M.K.A. ve O.T.S.'nın koridorda bulundukları ancak davacı ... ile E.Ç. arasında yaşanan bu durumu fark etmedikleri görülmektedir.

Bu durumda, otizm tanılı öğrencilere eğitim veren ve aynı zamanda öğrencilerin gözetiminden de sorumlu olan kurum çalışanlarının olay tarihinde gerekli dikkat ve özeni göstermedikleri açık olduğundan davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ve davacıların zararlarının bu kusurdan kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Manevi tazminat istemi bakımından yapılan değerlendirme;

Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır.

Manevi tazminata hükmedilmesi için kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucu doğuran olayların meydana gelmesi veya idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya şeref ve haysiyetinin rencide edilmiş bulunması gerektir.

Belirtildiği üzere manevi tazminat, idari eylem veya işlem nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa karşılamaya yönelik bir manevi tatmin aracıdır. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek miktarın aynı zamanda idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak bir miktarda olması gerekmektedir.

Olayda, otizm tanılı davacı ile yine otizm tanılı başka bir öğrenci arasında yaşanan gerginliğin öğrencilerin gözetimi ile sorumlu olan kurum çalışanlarınca fark edilemediği, bu suretle hizmet kusurunun meydana geldiği ve bu hizmet kusuru neticesinde meydana gelen olay sonucunda davacı ...'ın kafatasında kırık oluştuğu ve iç kanama yaşadığı sabittir.

Bu itibarla, davacıların hizmet kusuru sonucunda uğramış oldukları elem ve üzüntünün karşılığı olarak davacılardan ... için ...-TL, ... için ...-TL ve ... için ...-TL olmak üzere toplam ...-TL manevi tazminata hükmedilmesi ve bu miktara davalı idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.


Açıklanan nedenlerle,

Davanın kabulüne, ...-TL manevi tazminatın davacı ...'a, ...-TL manevi tazminatın davacı ...'a ve ...-TL manevi tazminatın davacı ...'a davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, aşağıda dökümü yapılan ...-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 10.maddesi uyarınca kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan ...-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, hüküm altına alınan tutar için hesaplanan ...-TL nispi karar harcından dava açılış aşamasında peşin alınan ...-TL karar harcının mahsubu sonucu kalan ...-TL nispi karar harcının 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 28. maddesi uyarınca davacılara tamamlattırılmasına, posta ücreti avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra mahkememizce re'sen davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren (30) gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne istinaf yolu açık olmak üzere, 31/10/2022 tarihinde karar verildi.


İdarenin Hizmet Kusuru (Tazminat-Karar)

bottom of page