Ankesörlü telefon soruşturmalarında, bir kısım askeri personelin aynı telefonlardan sürekli olarak ardı ardı aranmasıyla ortaya çıkan ve şu an için örgüt üyeliği yönünden kuvvetli şüphe emaresi görülen ankesörlü telefon ardışık arama kavramının ne olduğuna birlikte bakalım.
Ankesörlü telefon soruşturmalarında, bir kısım askeri personelin aynı telefonlardan sürekli olarak ardı ardı aranmasıyla ortaya çıkan ve şu an için örgüt üyeliği yönünden kuvvetli şüphe emaresi görülen ankesörlü telefon ardışık arama kavramının ne olduğuna birlikte bakalım. Ankesörlü telefon soruşturmalarında, bir kısım askeri personelin aynı telefonlardan sürekli olarak ardı ardı aranmasıyla ortaya çıkan ve şu an için örgüt üyeliği yönünden kuvvetli şüphe emaresi görülen ankesörlü telefon ardışık arama kavramının ne olduğuna birlikte bakalım.
Ankesör Davalarında Sıkça Sorulan Sorular için tıklayınız.
Ankesörlü telefon soruşturmalarındaki bir kısım diğer kriterleri bir diğer makalemizde(Bknz. Ankesörlü Telefon Soruşturması Bir Kısım Kriterler) anlatmıştık. Bu yazıda da özellikle ardışık arama kavramına değineceğiz.
Ardışık arama şeklinde kastedilen olayı bir örnekle açıklamak gerekirse: A şahsı, B şahsı ve C şahsı üçlü bir gruptur. D şahsı da bu grupla ilgilenen şahıstır. D şahsı, gizlilik için bir ankesörlü telefondan önce A şahsın arayıp, aynı ankesörlü telefondan sırasıyla B ve C şahsın arayıp görüşme yerini bildirmektedir. Bu şekilde A, B, C, D şahısları bir araya gelmektedirler. Savcılık soruşturma aşamasında, tüm ankesörlü telefon kayıtlarından bu şekilde en az bir kaç kez ardışık araması mevcut olan askeri personeli, kuvvetli şüpheli görmekte ve işlem başlatabilmektedir.
Bunun yanında, ek olarak yapılan soruşturmalarda, şüphelilerin hts kayıtları geçmişe dönük incelendiğinde baz konum bilgilerine göre bu şahısların aynı konumlarda bulunup bulunmadığı da dikkat edilen başka bir husustur. Ancak bahsi geçen araştırmada elde edilen veriler yine şüpheli olacaktır. Zira, bahsi geçen kişiler asker olması ve çoğu zaman birlikte çalışması nedeniyle benzer yerlerde bulunabilmektedir. Yine bu görüşmelerin içeriği ve kimlerle yapıldığı konuları değişkenlik gösterebilmektedir. Zira, örgütlü suçlarda kişinin eylemlerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi ve örgüte bağlılığının kesin biçimde ortaya konulması gerekir.
Yani, bu durumların yine örgüt üyeliği yönünden kesin karine teşkil etmesi mümkün değildir. Zira, ceza yargılamasında asıl olan şüphe bırakmayacak biçimde isnat edilen eylemin ortaya konulmasıdır. Yine bir diğer yazımızda(Bknz.Ankesörlü Telefon Aramalarının Hukuki Niteliği) olduğu gibi ankesör aramalarının hukuki niteliği şüphelidir. Nitekim bu soruşturmalarda gizlilik açısından örnekteki A,B, C şahıslarının anlaşılamaması için hiçbir ilgisi olmayan E, F, G şahıslarının da aranabildiği görülmektedir. Bu durumda E, F, G şahısları haksız yere soruşturma geçirebilmekte ve hatta hakkında dava açılabilmektedir. Yine, mümkün olduğu üzere dijital veriler olması nedeniyle hataların olabileceği, bazen de gerçekte de arkadaş olan kişilerin ortak arkadaşları veya yakınlarının aynı kişileri arama durumları olabilmektedir.
Ceza yargılamasında evrensel bir ilke olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince, bu aramaların örgütsel bir arama olup olmadığı, görüşmelerin içerikleri, görüşme yapıldığı takdirde bir araya gelinip gelinmediği, bir araya gelinmişse bu buluşmaların içerikleri açık ve kesin bir şekilde ortaya konulmadıkça örgüt üyeliği yönünden ceza verilmesi hukuka uygun olmayacaktır.
Görüldüğü üzere bu tür davalar, şüpheliler haklarında hiçbir isnat olmadığını düşünse de, sadece bu ankesör arama kayıtlarından dahi davaların şekillenebilmesi mümkün olup, bu aramaların örgütsel bir arama olup olmadığı yönünden olan delillerin sunulması, yine ardışık arama kavramı üzerinden bakıldığında da, iddia edilen aramaların gizlilik araması olup olmadığı, diğer şahıslarla bir bağlantı olup olmadığı yönlerinden ayrıntılı bir inceleme yapılması faydalı olacaktır. (Bknz. Ankesörlü Telefon Davaları)
Yargıtay kararında son dönemde ardışık arama kayıtlarının delil kabul edildiği ve yüksek mahkemenin ceza verilmesini onamasına ilişkin kararlar çıkmaya başlamıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise 2020 yılına ait bir kararında ankesörlü telefonlardan ardışık veya periyodik aranmayı aleyhe değerlendirme yapmaya yeterli görmemiştir:
Ceza Genel Kurulu 2019/286 E. , 2020/52 K.:"FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Kara Kuvvetleri Komutanlığı mahrem yapılanması içerisindeki örgüt üyelerini tespit amacıyla Ankara ili genelinde 477 ankesör-ücretli sabit telefonun 01.01.2011 tarihinden itibaren HTS verilerinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca usulünce temin edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan 2017/208 sayılı soruşturma dosyası şüphelisinin diğer yüksek yargı mensupları ile birlikte örgütsel faaliyetlerinin belirlenmesi bağlamında, sanığın içinde yer aldığı diğer yüksek yargı mensupları ile birlikte ankesörlü/ücretli telefonlarla irtibatının bulunup bulunmadığı, bu telefonlardan aranıp aranmadığı, sanık ve diğer yargı mensuplarının aynı gün ardışık, farklı günlerdeki periyodik aramalarının tespiti noktasında Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 29.01.2018 tarihli ve 895 sayılı kararına istinaden alınan bilirkişi raporunda: sanığın 09.06.2012 ile 11.11.2017 tarihleri arasında HTS listeleri alınan 7 ayrı şüpheli ankesör/sabit ücretli numara ile 18 ayrı irtibat kurduğu, ardışık olarak Mesut Kundakçı ve ...’in arandığı bildirilmiş ise de, sorgulanan tarih aralığındaki arama sayısı ve sıklığı dikkate alındığında ardışık veya periyodik olarak aranmanın; sanığın, örgütün uyguladığı iletişimin gizliliğine ilişkin tedbir ve haberleşme yöntemi hakkında bilgi sahibi olduğunun ve örgütsel toplantılara katıldığının göstergesi olarak değerlendirilemeyeceği kabul edilmelidir. Kaldı ki bu husus Özel Dairece de mahkûmiyet hükmünün tesisinde hiç dikkate alınmamıştır.
Güncel yazı bknz. (HTS Kayıtları Mahkumiyete Esas Tek ve Kesin Delil Olabilir Mi?)
Ankesörlü Telefon Ardışık Arama Kavramı, Ankesörlü Telefon Davaları, Ankesörlü Telefon Mağdurları, Ankesörlü Telefon Yargıtay Kararı, Ardışık Arama, Ankara, İstanbul, İzmir